Anksiyete Bozukluğu Olan Çocuklarda Oksidatif Stres ve Tiyol-Disülfit Hemostazı

Armagan ARAL, Bahattin AVCI , Neriman KESİM, Oğuzhan ŞİMŞEK
2025 Eylül - 62 (3)
TÜRKÇE PDF İNGİLİZCE PDF

Öne Çıkan Noktalar

• TOS ve OSI seviyeleri, AB tanısı alan çocukları SK
grubundan etkili bir şekilde ayırt etmektedir.
• TOS, AB’nin öngörülmesinde önemli bir biyobelirteç
olarak belirlenmiştir.
• AB’li çocuklarda TDH’deki değişiklikler istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır.


Türkçe Özet

Giriş ve Amaç: Anksiyete bozuklukları (AB), ruhsal problemlerin önemli bir
bölümünü oluşturmaktadır; ancak etiyopatogenezi tam olarak anlaşılamamıştır.
Anksiyete bozuklukları olan çocuklarda oksidatif ve antioksidatif sistemler arasındaki
denge bozulmaktadır. Toplam oksidan/antioksidan seviye (TOS/TAS) ve tiyol/
disülfit homeostazı (TDH), oksidatif stresi farklı mekanizmalarla göstermektedir.
Bugüne kadar, bu konudaki araştırmalar çoğunlukla yetişkinlere odaklanmıştır.
Bununla birlikte, pediatrik popülasyonlarda oksidatif stresi anlamanın önemi
giderek daha fazla vurgulanmaktadır. Bu nedenle, bu araştırma AB olan çocuklarda
TOS/TAS ve TDH’yi incelemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Çalışma, tedavi görmemiş AB olan 40 çocuk ve yaş-cinsiyet açısından
eşleştirilmiş 40 sağlıklı kontrol (SK) grubunu içermektedir. Değerlendirme için
sosyodemografik veriler ile Çocuklarda Anksiyete Bozukluklarını Tarama Ölçeği
(ÇATÖ) kullanılmıştır.
Bulgular: Sonuçlar, AB olan çocuklarda TOS ve Oksidatif Stres İndeksi’nin
(OSI) yükseldiğini ve TAS’ın azaldığını göstermiştir. Ancak, TDH açısından
değerlendirildiğinde, anlamlı bir fark bulunmamıştır. Lojistik regresyon analizi,
TOS’u AD için anlamlı bir öngörücü olarak tanımlamıştır (p=0,027; OR=5,49, %95 CI:
1,21–24,84). Dinamik-disülfit seviyeleri modelin öngörü doğruluğunu artırmasına
rağmen, istatistiksel anlamlılık düzeyine ulaşmamıştır (p=0,063).
Sonuç: Bulgularımız, AB’de potansiyel bir oksidatif disfonksiyona işaret etmektedir.
Çalışma, TOS’un pediatrik AB ile SK gruplarını ayırt etmek için güçlü ve güvenilir
bir biyobelirteç olarak kullanılabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca TDH’da anlamlı
bir değişiklik bulunmaması, pediatrik AB’de oksidatif stresin öncelikle alternatif
yollarla meydana gelebileceğini düşündürmektedir. Bu durum, oksidatif strese
katkıda bulunan DNA hasarı, lipit peroksidasyonu ve protein oksidasyonu
süreçlerinin karmaşık bir etkileşimini olabileceğini ortaya koymaktadır. Oksidatif
stres belirteçlerinin tedavi ve tanı araçları için yeni hedefler olarak kullanılma
potansiyelini keşfetmek amacıyla, ileriye dönük, büyük ölçekli, randomize
çalışmalar gereklidir.
Anahtar Sözcükler: Anksiyete bozukluğu, çocuk, oksidatif stres, tiyol/disülfit
homeostazı